Anadolu Federasyonu olarak 13 – 17 Ağustos 2025 tarihleri arasında “Tüten Ocak, Ailenin Geleceği” temasıyla düzenlediğimiz 19. Anadolu Buluşmalarında 2. Gün 3. oturumu “Büyükşehirlerde Aile Olmak” başlığı ile gerçekleşti. Oturuma Üner Karabıyık konuşmacı olarak katıldı.
Büyükşehirlerde aile olmak konusunun hem kafa karıştırıcı hem de karmaşık bir mesele olduğu belirten Üner Karabıyık “Büyükşehir, demografik bir özellik olarak öne çıkmaktadır. Demografik yapı, bir ülkenin gelişmişlik seviyesinin göstergesidir ve bu nüfusun dağılımını doğrudan etkiler. 1970'li yıllarda başlayan demografik oluşumların sebebi, kırsal kesimlerden büyükşehirlere yapılan göçlerdir. Büyükşehirler, maalesef plansız kaynak ve insan akışıyla, insanların beklenti ve arzularına cevap veremez hale gelmiştir. Bütün bunlar, sosyal ve ekonomik sorunların artmasına zemin hazırlamıştır.” dedi.
“GÜNÜMÜZDE EVLİLİK VE DOĞURGANLIK ADETA BİR LÜKS HALİNE GELDİ”
Günümüzde evliliğin ve doğurganlığın adeta bir lüks haline geldiğini ifade eden Üner Karabıyık; “Büyükşehirlerde evlilik sayısı azalmakta, doğurganlık oranı düşmektedir. Düşük doğurganlık, mevcut nüfusun yaşlanmasına ve genç nüfusun azalmasına neden olmaktadır. Bu durum, sosyal ve ekonomik sorunları derinleştirebilir. Türkiye'de kadın başına düşen doğurganlık oranı 1.2 civarındadır ve bu oran, diğer gelişmiş ülkelerdeki oranlara yakındır. Ancak bu konuda somut bir çözüm üretilememekte, yapılan çalışmalar yüzeysel kalmaktadır.” dedi.
“AİLE, SADECE BİR YAŞAM BİRLİĞİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA ÇOCUKLARIN HAYATA HAZIRLANMASI İÇİN GÜVENLİ BİR ORTAMDIR.”
Büyükşehirlerde ailelerin çocuklarına yeterli ilgi ve zamanı ayıramadığını belirten Üner Karabıyık; “Büyükşehirde maddi ve manevi sorunlar, aile yapısını derinden etkilemektedir. Aile kavramı, maalesef maddi değerlere indirgenmiştir. Evlilikler ve aileler, sağlam temellere dayanmadığı için boşanmalar artmakta ve aileler parçalanmaktadır. Bu durum, gelecek nesillerin gelişimini olumsuz etkilemektedir. Aile, sadece bir yaşam birliği değil, aynı zamanda çocukların hayata hazırlanması için güvenli bir ortamdır. Ancak büyükşehirde aileler, çocuklarına yeterli ilgi ve zamanı ayıramamaktadır.” dedi.
“BÜYÜKŞEHİRDE AİLE OLMAK, SADECE BİREYSEL BİR SORUMLULUK DEĞİL, AYNI ZAMANDA TOPLUMSAL BİR MESELEDİR.”
Büyükşehir yaşamının bireyleri yalnızlaştırmakta ve aile bağlarını zayıflatmakta olduğunu belirterek, “Aile bireyleri arasındaki iletişim azalmakta, dayanışma ve destek kaybolmaktadır. Aileler, ekonomik zorluklar, sosyal baskılar ve kariyer hedefleri gibi sorunlarla mücadele etmektedir. Bütün bu zorluklar, aile kurumunun temelini sarsmaktadır. Bu nedenle, aile kavramına yeni bir anlam kazandırılması gerekmektedir. Büyükşehirde aile olmak, sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir meseledir. Ailelere destek olmak, onlara rehberlik etmek ve aile kurumunun önemini vurgulamak, bu sorunun çözümünde önemli adımlardır.” dedi.