Anadolu Buluşmaları'nın 2. gününde AKADDER Özel Oturumları kapsamında tanışma toplantısını gerçekleştirdi. Farklı şehirlerden gelen AKADDER üyeleri, gönüllüleri ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bu toplantıda, tanışma yapılarak Evde Karakter Eğitimi, Yetim Çalışmaları, Ortaöğretim Çalışmaları ve Göç-Mülteci Çalışmaları gibi alanlarda yürütülen çalışmalar konuşuldu.
Toplantı, farklı alanlarda yürütülen bu çalışmaların yanı sıra, gelecekteki projelerin ve hedeflerin de tartışıldığı verimli bir platform sağladı. Katılımcılar, birbirlerinin deneyimlerinden öğrenerek daha etkili ve sürdürülebilir çalışmalar yapma konusunda fikir alışverişinde bulundular.
Tüm Haberler
48 farklı üniversite, 60 farklı bölüm ve 30 farklı şehirden 90 öğrencinin katıldığı 17. Öğrenci Meclisi Sandıklı Afyonkarahisar'da ilk oturumunu tamamladı.
Oturum içerisinde Anadolu Federasyonu Başkanı Turgay Aldemir, "Gençlerin dönüşen dünyada sorumluluklarının artarak insanlığa öncü nesil olması" hakkında sunum gerçekleştirdi.
Önceki dönem Anadolu Öğrenci Birliği başkanlığı yapmış olan Muhammet Fatih Eren ve Mesut Çaça'da gençlere üniversite hayatında yapılması gereken hususlar hakkında bilgi verdi.
Referans Araştırma Enstitüsü Başkanı Ali Özcan dönüşen dünya ve dayanıklı toplumun inşası bağlamında gençlerin gelecekte bulunacağı konumlar kapsamında veri ve-bilgi okuryazarlığı, yetkinlik akademisi ve yapılması planlanan gençlik kampları hakkında konuşma gerçekleştirdi.
17. Anadolu Buluşmalarının 2. günü selamlama konuşmaları ile devam etti.
Selamlama konuşmaları için kürsüye ilk gelen Balıkesir Kütüphanesi Kurucusu Ahmet Kot şu ifadeleri kullandı;
"Değerli dostlar Anadolu'nun dört bir tarafında burada bir araya gelmiş gönüllüler topluluğu olarak hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Okuyalım okumazsak canımıza okurlar. Hayatı, çevremizi, Allah'ın bizi yarattığı dünyayı okumamız gerek. Anadolu'yu okumak nasıldır? Nasıl okumamız gerekir? Birkaç cümleyle anlatabiliriz: Bizler binlerce yıldır yollardayız orta Asya'dan ve çeşitli coğrafyalardan Anadolu'ya geldik. Bin yıldır bu topraklardayız. Bu topraklar öyle topraklardır ki iyi okumadığımız takdirde bizi fırlatıp atacak topraklardır. Neden bu topraklar? Bunun hikmeti nedir? Anadolu'nun benim okumamda yedi temel direği var. Bu yedi direği çok iyi okuduk ki buraları kavi bir güçle savunabiliyoruz.
Anadolu tarihin merkezidir.
Anadolu dinlerin temelidir.
Anadolu felsefe ve hikmetin temelidir.
Anadolu mutfak kültürünün temelidir.
Anadolu ticaretin merkezidir.
Anadolu şehirlerin merkezidir.
Cemil Meriç diyor ki; "Hepimiz aynı kütüphanenin çocuklarıyız. Bu kütüphaneyi iyi okuyalım" ifadelerini kullandı.
Selamlama Konuşmaları Erkan Çav
"Dayanıklı toplum dayanıklı bireylerden oluşur. Bu dayanıklılık aileden başlar. Depremden sonra Afet yönetimi başlıklı kolektif bir kitap yazdık. Kamu yönetimi ile sivil toplum inisiyatifiyle beraber neler yapabileceğimi yazdım. Hepimiz buradaysak istediğimiz şey ülkemizi iyi bir hale getirmek. Bunun zor olan yanı bunun sürekli olarak yapmalıyız" dedi.
Selamlama Konuşmaları Psikolog Dr. Mehmet Başkak
"Ortak aklın ne kadar isabetli olduğunu gördüm. Sizlerin yaptığı çalışmalar, bir bireyin yaptığı psikolojik desteklerden daha faydalı. Sosyal etkileşim; bu düzeyde bir hizmet, buradaki bireylerin travmalarına doğal bir çözüm olacaktır. Bu işin en önemli ayağı sosyal etkileşimdir. İnsanları bir yerlere topluyoruz ama kendimizi toplayamıyoruz" dedi.
Selamlama Konuşmaları İbrahim Bahar
"Yürüyüşümüzde destek veren misafirlerimize fikirlerine ve açıklamalarına teşekkür ediyoruz. Bunu sürdürmeye ve gençlerimize devretmeye kararlıyız. Onların bütün bu organizasyonları yürüttüğünü biliyoruz. Aileyi önceleyerek çıktığımız bu yolda daha büyük bir aile olduğumuzu görüyorum.
Bu dayanıklılık sorumluluğu üstelenen bireyler sayesinde olacaktır. Yeryüzünün hangi noktasında olsak bu sorumluluk duygumuz ve insani sorumluluğumuz bizi bu yolda yürümeye devam ettirecektir. Böyle motive olmuş bir topluluğun içinde bulunmaktan onur duyuyorum. En önemlisi bunları heyecanla gittiğimiz yerlerde, bulunduğumuz zeminlere, hayatlara, dünyamıza aktarmalıyız. Beraberliğimiz ve umudumuz daim olsun" dedi.
Selamlama Konuşmaları Hüseyin Özhazar
"On binlerce yıldır insanlar gidip geliyorlar, günler bizlerin arasında dönmeye devam ediyor. Tabi bazen krizler ve kırılmalar oluyor. Bu kırılma zamanları acılı ve zorlu olabiliyor. Ama bu sıkıntılar yeni başlangıçları da beraberinde getiriyor.
Eski bitti yeni henüz başlamadı. Eskiler devre dışı kalıyorlar ama yeni başlangıçlar kimlerle olacağı kesin değil. Yeni güçler, yeni topluluklar, yeni dünyada ortaya çıkacaklar. Türkiye topluluğu ise yeni kurucular arasında olacak durumdadır.
Sivil toplumun pratik tezahürleriyle hazır olmak gibi bir sorumluluğu var. Bu inşa sürecinde Anadolu Federasyonu olarak bizde rol almak zorundayız. Çalışmalarımızla buna katkı sağlamak için adımlar atıyoruz" dedi.
Selamlama Konuşmaları Rabia Aldemir
"Bizler dayanıklı olmaya çalışıyoruz. Ama dünya sanki bize imkan vermiyor. Biz hamdolsun ekip olarak hem kendimiz hem de toplumu dayanıklı hale getirmeye çalışıyoruz.
Travmalarda ve yaşanan sorunlarda 2 türlü şey olur:
1.tür insan o travmanın etkisinden yıllarca çıkamaz.
2.tür insanlar travmalarını bir basamak olarak kullanıp gelecekteki işleri için yatırım yapar.
Umarım bizler daha kuvvetli ve dayanıklı sivil tolum temsilcileri olarak buradan gideriz" dedi.
17.Anadolu Buluşmalarının ilk günü birim toplantılarıyla devam etti. AKADDER (Anadolu Kadın ve Aile Derneği) Genişletilmiş Teşkilat toplantısı yapıldı.
AKADDER birimlerinde aktif görev alan kişilerin katılımıyla "Dönüşen Dünya ve Dayanıklı Toplumun İnşası" üst başlıklı 17.Anadolu Buluşmaları'nda yapılacak özel oturumlar gündem edildi.
17. Anadolu Buluşmaları'nın 2. Gününde oturumlar devam ediyor. İlk oturumun bir diğer konuşmacısı olan Ahmet Kaplan'ın, "Teknolojik Dönüşüme Hikmetle Yön Vermek" konu başlığıyla gerçekleştirildi.
Kaplan, "ChatGPT insanlığın bütün bilgi birikimini dijital olarak bir arada topluyor. Bunu kelimeler arasındaki sıklıklara bakarak inceliyor ve hafızasına alarak çalışıyor. Eski sistemde Google'da soru sorarak ona uygun siteler karşımıza çıkıyordu ve siteleri seçiyorduk bu yeni teknolojide bize direkt cevap geliyor.
İlim ile öğreniyoruz, hikmet arayışına giriyoruz. Bu hikmetle irfan aşamasında Allah'ın bizden istediği yolda ilerlememiz için amel çalışmaları yapıyoruz. İlimin kaynağı, geçmişte okullar olarak görülüyordu şu an ilimin kaynağı internettir. Biz bu bilgi kaynağını kendi ferasetimizle doğruluyorduk. Yapay zeka şunu değiştirdi; hepimizi kendi doğrusuna yöneltiyor tek bir cevap veriyor. Google gibi birçok sekme açmıyor. Kendi doğrularını bize empoze edebiliyor, bu bilgilere de kendi beslendiği kaynaklardan alıyor. Biz şu an bunu ayırt edebiliriz fakat gelecek olan kuşaklar bu yanlış bilgileri doğru kabul edecekler ki gidişat da bunu gösteriyor.
Bizim üzerimize bu konuda büyük bir sorumluluk düşüyor. Geçmişte televizyon ve radyolar etkiliyken daha sonra sosyal medya ile ilerlemeye başladı. Gelecekte de yapay zekayı kendimize uygun haline getirip kendi fikirlerimizi de yapay zekaya eklememiz gerekiyor. Bizim kendi aramızda konuştuğumuz çok önemli konular var fakat bu konuları internet sayfalarına koymadıkça, dijitalleşmedikçe yok olmaya, geçmişte bir dipnot olarak kalmaya başlayacak. ChatGPT kapital liberal bir kaynaktan beslendiği için kendi görüşleri de bunu yansıtıyor. Bizim kendi fikirlerimizi kültürlerimizi bu yapay zekaya aktarmalıyız.
Peki ne yapmamız gerekiyor?
Doğru veri kaynaklarını elde etmemiz gerekiyor. Elimizdeki kaynakları iyi bir şekilde filtrelemeli ve bu elde ettiğimiz doğru bilgileri yapay zekaya vermeliyiz, eğitmeliyiz. Temiz bir veri seti çıkarmamız gerekiyor. Doğru veriyi filtrelemeliyiz. Eğer bunu yapmazsak, bir sonraki nesilde bizim öğretilerimiz onların bir kulağından girip bir kulağından çıkar hale gelecek. Kendi modellerimizi oluşturmamız gerekiyor ChatGPT gibi uygulamalara veri vermek yeterli olmaz, kendi modellerini oluşturmalıyız.
Katılımcılardan gelen "Yeni bir ChatGPT oluşturmak için yeterli uzmanımız var mı?" sorusuna Kaplan şu cevabı verdi:
"Uzman bulunur önemli olan temiz ve filtre edilmiş bir kaynak elde edilmeli, toplanmalı. Bu uzman işleri paraya bakıyor ama data toplamak çok meşakkatli bir iştir."
Başka bir soru olarak "Yapay zeka ile ilgili parametreler arttıkça kendini çok daha iyi geliştiriyor, işlem hızı artıyor. ChatGPT'nin bu verilerle kendi bilincini oluşturması söz konusu mudur?" sorusuna Kaplan, "Bilinç oluşturma konusu felsefeciler tarafından tartışılıyor. Şu anki sistemde kelimeleri düzenliyor ve bize sunuyor. ChatGPT ne yazdığının farkında değil. Yapay zeka dışardan yeni fikirleri almazsa kendi içerisinde kısır döngüde kalıyor. Aslında bizim beynimiz de sürekli yenileniyor, nöronlar ölüp yerine yenileri geliyor. Bu konularda bilinçle alakalı yeni tartışmalar var. Bilinç, eldeki bilgileri yorumlama yeteneğidir. Yapay zekada bu şu an yok" cevabını verdi.
Katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasının ardından Ahmet Kaplan'a hediye takdimiyle oturum sona erdi.
Bu yıl "Dönüşen Dünya ve Dayanıklı Toplumun İnşası" temasıyla gerçekleştirilen Anadolu Buluşmalarının 17.sinde Anadolu Federasyonu Başkanımız Turgay Aldemir açılış konuşması gerçekleştirdi.
Aldemir," Hepinizi hürmetle selamlıyor, 17. Anadolu Buluşmaları’nın milletimize, ülkemize, insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Yaşadığımız depremde hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Rabbimden rahmet, milletimize baş sağlığı diliyorum.
Tarifi zor acılar yaşadık. Deprem, çok geniş bir coğrafyada yaklaşık 13 milyon insanımızda derin yaralar bıraktı. Kimilerimiz canlarımızla imtihan olduk, kimilerimiz mallarımızla…
Umutlarımızı hiç tüketmedik. Biz varız dedik, birlikte var olduk. Vakit kaybetmeden yaralarımızı sarmaya koyulduk. Hamdolsun ki Efendimizin “Müminler bir vücudun azaları gibidir...” buyruğunu düstur edinmiş necip bir milletin fertleriyiz.
Yaşadığımız her acıyla birlikte dalga dalga büyüyen kardeşliğimize bir kez daha şahit olduk. İnsanlıkta paydaş olduğumuz, sınırları aşan dostluklarımızı pekiştirdik.
Tarihte yaşadığımız her felaketten sonra nasıl ayağa kalktıysak, bu zorluğu da hayırla atlatacağımıza inanıyorum. Rabbimiz İnşirah Suresi’nin 5 ve 6. ayet-i kerimelerinde “Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık vardır.” buyuruyor.
Her kriz aslında potansiyel olarak yapıcı bir ruh barındırır
Her kriz aslında potansiyel olarak yapıcı bir ruh barındırır. Krizleri fırsata çevirmek, düştüğü yerden daha güçlü bir şekilde kalkmayı bilmek ancak dayanıklı toplumların işidir. Büyük felaketler büyük toplumları yeniden birbirine bağlar. Herkes bir yandan bu felaketten dolayı muhtaç duruma düşmüşken, öte yandan birbirine yardıma koşarak karşılıklı çaba içine girer.
Deprem, fay hatlarını dikkate almaksızın planlanan yapılaşmaların insanlığa ne büyük zararlar verebileceğini ortaya koydu. Yitirilen canların yanında ekonomi, çevre, eğitim gibi alanlarda da bizleri ciddi problemlerle baş başa bıraktı.
Ancak şu hususun altını özenle çizmemiz gerekiyor. Nasıl ki coğrafyaların fay hatları varsa toplumun bileşenlerinin de fay hatları vardır. Hukukun, ekonominin, ailenin, toplumsal güvenliğin, ekolojik dengenin, sosyolojinin fay hatlarını dikkate almadan geliştirilen her sistem, toplumsal dayanıklılığımızın da önünde büyük bir engeldir. Birbiriyle ilintili olan bu alanlar arasındaki uyum, ötekini dikkate alan bir anlayışla sağlanmadığı sürece gerginlik yaratan ve fay hatlarını derinleştiren bir hal alır.
Uzun bir süredir değişmekte olan dünyayı ve içinde bulunduğumuz bu yeni süreci anlamaya çalışıyoruz. Bu yüzden son birkaç yıldır memleketimizin seçkin bilim insanları, sivil toplum temsilcileri, siyasetçileri ve entelektüelleri ile bir araya geliyoruz. “Anadolu Buluşmaları” çatısı altında, dönüşen dünyanın ortaya çıkardığı hasarlar ve sunduğu imkânlar üzerine konuşuyoruz.
16. Anadolu Buluşmaları’nda “Peki, dünya bundan sonra nereye evirilecek, nasıl bir değişim ve dönüşüm yaşayacak?”, “Bu değişim ve dönüşüm dünyayı, sivil toplumu, aileleri, bireyleri nasıl etkileyecek?” gibi soruları cesurca birbirimize sorduk ve meselelerimize yapıcı bir yaklaşımla çözüm aramaya çalıştık.
Bugün de “Dönüşen Dünyada Dayanıklı Toplumun İnşası” temasıyla sorularımızı içtenlikle sorup, meselelerimizi enine boyuna tartışarak insanımıza, kurumlarımıza, tabiata dair, insanlığın tüm birikim ve tecrübelerini dikkate alan bir gelecek perspektifi ortaya koyma niyetindeyiz.
İnsanların çevrimiçi hayatlarının her yönü ticari veriler haline gelmiş durumda
Yaşanılan çağ insanlığa, tarihte eşi benzeri görülmemiş imkânlar sağlarken insanlığın çoklu krizlerle de karşı karşıya kalmasına sebebiyet veriyor. Bir yandan deprem, orman yangınları, sel gibi felaketlerle uğraşıyoruz. Öte yandan modern çağın var kıldığı gıda güvenliği, ekolojik değişimler, ekonomik bunalımlar, düzensiz göç gibi sorunlar insanlığı tehdit ediyor.
Bu krizlerin artık sıradan bir hal aldığı çağımızda insanlık kendini suyun akışına bırakırken diğer taraftan “neler oluyor” sorusunu da panik halinde kendine soruyor. Hemen her şeyin yaşanabileceği duygusu, insanlığın öz güvenini zayıflatarak, belirsizlik ve huzursuzluğu arttırıyor.
2021’de yapılan bir araştırmaya göre; son 125 yılda yayınlanan 14 milyonu aşkın kitabın analizine bakıldığında, kaygı ve endişe ifadelerinin dünyanın birçok bölgesinde keskin bir biçimde arttığını görüyoruz. Daha da vahimi insanların birbirine olan güveni konusunda büyük bir çöküş yaşanıyor. Dünya nüfusunun %70’i, insanların çoğunun güvenilir olduğunu düşünmüyor. Bu bilinen tarihteki en yüksek değerdir.
Bu durum yeni ve güçlü teknolojilerle daha da kötüleşiyor. Bizi besleyen haber ve reklamlardan, internette ve gerçek hayatta kurduğumuz ilişkilere kadar, hayatımızı giderek artan, başta yapay zekâ olmak üzere algoritmalar belirliyor. İnsanların çevrimiçi hayatlarının her yönü ticari veriler haline gelmiş durumda. Kimin hangi bilgilere, özellikle de hangi kişisel verilere erişimi olduğu, bunların nasıl kullanıldığı hakkında endişe verici sorular ortaya çıkıyor.
Geçmiş ezberlerimizin artık yeterli olmadığı, değişkenliğin, belirsizliğin, karmaşıklığın ve muğlaklığın yüksek oranda yaşandığı bir zamandayız. Ancak değişim ve dönüşüm süreçleri aynı zamanda büyük fırsatlar ve olumlu sonuçlar da sunuyor. Bu süreçler, eski ve sıkışmış yapıları değiştirerek, yenilikçi ve verimli çözümler oluşturma şansı tanıyor. Dijital teknolojilerle birlikte yeni iş akışları ve yönetim modelleri sayesinde daha etkili ve başarılı bir gelecek inşa etme fırsatı karşımızda duruyor.
15 Ağustos Salı günü gerçekleştirilen konuşmada Anadolu Federasyonu Başkanımız Turgay Aldemir’in konuşmasını İngilizce, Arapça ve Türkçe olmak üzere 3 dilde sizlerin istifadesine sunuyoruz.
Konuşmanın tam metnine alttaki linkten erişim sağlayabilirsiniz.
anadolubulusmalari.org
17. Anadolu Buluşmalarını, Anadolu Federasyonu YouTube hesabının canlı yayınından ve videolarımızdan takip edebilirsiniz.
14-18 Ağustos tarihlerini kapsayan Afyonkarahisar Sandıklı’da Dönüşen Dünya ve Dayanıklı Toplumun İnşası" başlığıyla gerçekleştirdiğimiz 17. Anadolu Buluşmaları; üye derneklerimiz, gönüllülerimiz ve ilgililerin katılımıyla 14 Ağustos Pazartesi günü May Thermal Hotel Salonunda başladı.
Kur'an-ı Kerim Tilaveti ile başlayan program Sinevizyon gösterimi ile devam etti. Daha sonra Anadolu Federasyonu Yönetim kurulu üyesi Mehmet Alpcan, takdim konuşmasını gerçekleştirdi. Alpcan, "Geçtiğimiz yıl "Dijital Çağ ve Dönüşen Dünya" başlıklı buluşmada buluşmuştuk. Bu buluşmada da 6 Şubattaki depremde yaşanan olaylar ve Anadolu Platformunun bu olaydaki çabasını göreceğiz" ifadelerini kullanarak 17.Anadolu Buluşmalarının program akışından bahsetti.
Program, Anadolu Öğrenci Birliği Başkanı Şamil Kılıçparlar'ın konuşmasıyla devam etti. Kılıçparlar konuşmasında, Anadolu Öğrenci Birliği'nin "Oku-yorum" projesinden bahsetti:
"17.sini düzenlediğimiz bu buluşmada sizlere "oku-yorum" projesinden bahsedeceğim. Bu projede üniversite öğrencilerinin fikirlerini rahat bir şekilde ortaya koyması için planladık. Projede ana hedef kitlesi; lisans, ön lisans ve yüksek lisans olmakla birlikte olabildiğince geniş bir kitleye ulaşmak, 50 okuma gruba ortaya çıkarmak ve 500 öğrenci hedeflemektir. 2 Ekim 2023 de başlatacağımız bu projeyi 10 Ocak 2024'de sona erdireceğiz. Zira okumak her daim sürecektir. Okunacak olan kitaplar öğrencilere ücretsiz bir şekilde verilecektir. Projenin hayırlara vesile olmasını diliyoruz."
Ardından Anadolu Federasyonu İnsan Kıymetleri ve Teşkilatlanma Birimi Başkanı Gazi Kılıçparlar’ın “Anadolu Federasyonu Deprem Süreci Çalışmaları” konu başlığıyla devam etti. Kılıçparlar konuşmasında;
17.Buluşmanın akabinde 18. buluşma için ne öneriyorsunuz? sorusu üzerine odaklanılıp 5 teklif oluşturulup onun tek bir başlık haline getirilmesiyle ve alt başlıklarının oluşumuyla bir programın ortaya çıkışı hikayesi anlattı.
Bölgesel planlamalar ile deprem bölgelerine intikal yapıldığı anlatıldı. Bir fikir hareketi olarak Anadolu Federasyonu’nun depremin sosyal fay hatlarını inceleyerek bir araştırma yapmasından, fikir hareketleri ile yaşadıklarını filme çekme konusundan, STK'ların depremde yüz akıyla mücadele ettiğinden, derinleşmeden genişlemenin bizi daha az görünür hale getireceğinden bahsetti.
Daha sonra Yeryüzü Gençlik ve Spor Derneği Başkanı Seyfullah Kar moderatörlüğünde katılımcıların görüş ve değerlendirmeleri ile “Deprem Günlerinde Neler Yaşadık? Deprem Günlerinde Neler Yaptık?” konu başlıklı oturum yapıldı.
"Asrın felaketi olarak adlandırılan olayın başından beri etkilerine maruz kaldık, deneyimledik ve bu etkiler hala devam ediyor.
Yaşadığımız süreç boyunca sosyal yardımlarımızın dijital sistemlerini yeniden yapılandırdık, her talebi teyit edip, yardımları ulaştırdık, gönüllülerimizle bu zor günlerin üstesinden gelmeye çalıştık.
Dünyanın ve Türkiye’nin her yerinden iyiliksever gönüllü insanlarla birçok toplumsal dayanışma örnekleri gösterdik ve asrın felaketinden sonra yalnız kalan, enkaz başında bekleyen, annesini, babasını, kardeşlerini kaybeden herkese, yalnız olmadığını hissettirmek için ilk günden bu yana ihtiyaçlarını karşılamak ve manevi destek bağlamında buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz."
Görüş ve değerlendirmelerin ardından birinci gün oturumu sona erdi.
17. Anadolu Buluşmaları'nın 2. Günü oturumlar ile devam etti. İlk Oturum Necmi Gürsakal'ın "Yapay Zekâ, Nesnelerin İnterneti, Robotik Uygulamalar Gibi Teknolojilerin Dönüştürücü Etkileri" konu başlığıyla gerçekleştirildi.
Gürsakal, "Teknoloji her konuyu o kadar belirlemeye başladı ki akıl almaz gelişmeler oluyor bunları anlayıp yorumlamak çok önemli. Temel konumuz yapay zeka bize ne getirecek ve ne götürecek. Bu yıl, insanlık tarihinin çok önemli bir noktasında bulunuyoruz. İnsanlar 2023 yılının başından beri yapay zeka bombardımanına uğruyor. Bu insanların iş bulmasını etkileyecektir. Bazı arkadaşlarım bu konu hakkında ne olacak çekersin fişini olur biter dedi. Örneğin doktorlara beyne takılan çip konusunda bu o kadar da önemli değil dediler, ben buna katılmıyorum bence çip takılması çok önemli bir konu.
Eski zamanda sanayi devrimi ile insanlar işsizliklerden dolayı makineleri kırmaya başladılar. Daha sonra pek böyle durumlar gözlenmedi. Bugün geldiğimiz noktada insanın işi, eğitimi, daha doğrusu insanın bu noktadan sonra insan olarak kalıp kalamayacağı tartışmalı bir konu olmasıdır.
Yapay zeka dediğimiz şey insan beyninin taklididir
Dünyanın eskisi gibi olamayacağını biliyorduk. İnsanlık asla durmuyor bomba yapıyor, hidrojen bombası atıyor... Ukrayna-Rusya savaşı nükleer terminalin üstünde çatışıyorlar. O kadar tehlikeli işlerle uğraşıyorlar ve yapmaya devam ediyoruz, durmuyoruz.
Çok bilinmeyen bir şair şunu diyor:" İnsanlar gerçekten aptal çünkü kendi işlerini ellerinden alacak makineler yapıyorlar." Yapay zeka dediğimiz şey insan beyninin taklididir. İnsan beyninin nasıl çalıştığını çok iyi bir şekilde bilmiyoruz. Girdiler giriyor, katmanları geçiyor ve çıktılar alınıyor. Bugün bu işin temeli yapay sinir ağlarına ve insan beyninin taklit etmeye dayanan bir modeldir.
Demek ki insanlığın geleceğinden şüphe edenler var ki böyle bir enstitü kuruldu.
Girdiğimiz yoldan geri dönüş artık pek mümkün değil. Standart iş yapan insanlar yapay zekadan etkilenme olasılığı çok düşüktür, buna karşılık doktorların, öğretmenlerin ve avukatların etkilenme olasılığı daha fazladır.
Yapay zekanın geçmişi 1950'li yıllardan başlayarak gelişiyor. Tarihçesini 2016'dan sonra çok hızlandığını söyleyebiliriz.
İnsana mı öğretmek kolay makineye öğretmek mi? Sorusu ilk başta komik geliyor fakat ciddi bir sorudur. Teknoloji bazı işleri ortadan kaldırır fakat yeni işlerin ortaya çıkmasına sebep olur. Yapay zeka bu iş gücünü çok sağlayamıyor. Emeksiz bir dünya olamaz bu gerçekçi bir yaklaşım değildir" ifadelerini kullandı.
Katılımcılardan gelen Yapay zeka insanlığı yenip insanlığın yerini alacak mıdır? sorusuna Gürsakal şu cevabı verdi:
"Makinenin işlem yapma hızı insandan çok daha fazladır fakat makineyi yapan yine insanoğludur. Ben işsizlik konusunu önümüzdeki yıllarda tüm dünyayı derinden etkileyeceğini düşünüyorum. Bu işten en büyük kârı büyük teknoloji şirketleri kazanacaktır. Bu konuda çok endişeliyim" ifadelerini kullandı.
Başka bir soru olarak "Öğrencilerin üniversite sınavlarına çalışırken doping hafıza gibi yapay zeka sistemleriyle güzel başarılar elde edebildiklerini görebiliyoruz fakat öğrencilere değer vicdani konularda eğitim veremiyor. Öğrencilere bu yapay zekaları önermeli miyiz?"
Gürsakal, "Bana göre artık bundan kaçış yok. Vicdan konusunda çok haklısınız. İşin etik tarafı çok önemli ve insanlar bu işlerle uğraşıyorlar. İnsan geri bildirimli yapay zeka üzerine çalışılıyor. Yapay zekaya insanın ahlakını, davranışını da öğretmeye çalışıyorlar. Konu öyle bir yere geldi ki bu araçları çocuklara yasaklayarak ilerleyemeyiz, bu duruma ayak uydurmamız gerekiyor" cevabını verdi.
Katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasının ardından Necmi Gürsakal'a hediye takdimiyle oturum sona erdi.
17.Anadolu Buluşmalarının ilk gününde, Anadolu Öğrenci Birliği'nin birim toplantısı gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında düzenlenen bu toplantıya, Anadolu Öğrenci Birliği'nin başkanı Şamil Kılıçparlar, öğrenci birliği il temsilcileri ile bir araya geldi. Toplantıda, önümüzdeki dönem için yapılacak planlamalar ele alındı. Bunun yanı sıra, liseden yeni mezun olan öğrencilerin üniversite hayatına adapte olmalarını desteklemek amacıyla çeşitli konular da tartışıldı.
Toplantı sırasında, öğrencilerin üniversite yaşamına geçiş süreci, akademik ve sosyal açıdan karşılaşabilecekleri zorluklar ve bu zorlukların üstesinden gelme stratejileri gibi konular üzerinde duruldu. Ayrıca, öğrenciler arasındaki iletişimi ve dayanışmayı artırmak için neler yapılabileceği üzerine fikirler paylaşıldı.
Anadolu Öğrenci Birliği, buluşmaların ilk gününde düzenlenen birim toplantısında, gençlerin geleceğe daha iyi hazırlanması ve onların sesini daha etkili şekillerde duyurabilmesi için çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.
Fırat Evi derneği Başkanı ve beraberindeki heyet, Anadolu Federasyonu Genel Merkezinde bir dizi görüşmelerde bulunmak üzere Genel Merkezi ziyaret etti.
Ziyaret heyetinde yer alan Uzm.Dr. Nezir Alın, Dr. Abdulnaser Taete, Mühendisler Topluluğu Derneği Başkanı Halit Davafoğlu, Seba Derneğinden Osama Musa, Suriyeli Hukukçular Derneğinden Dr. Muhammed Ramazan, Vatandaşlık Onuru ve Hakları derneğinden Mumina Abo Mesto, iş adamı Douaa Fattooh, Anadolu Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Aldemir ve Genel Merkez koordinasyon birimi üyeleri ile bir dizi görüşme gerçekleştirdi.
Yapılan görüşmelerde işbirliklerinin önemi, odak çalışmalar ve sürdürülebilir ilişkilerin STK’lar için çok büyük faydalarının olduğu belirtildi. Anadolu Federasyonun kuşatıcı ve yönlendirici politikalarının dikkatlerini çektiği, her türlü işbirli için haIr olduklarını belirten heyetler Genel Merkez birim ve faaliyet alanlarını gezdi. İstanbul Kitap Kahveyi de ziyaret eden heyet iyi dilek ve temennilerle genel merkezden ayrıldı.